Oku Surat FurqanSure okuma
وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ ٱلْأَمْثَٰلَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
Wakullan darabna lahu alamthala wakullan tabbarna tatbeeran
Hepsine de örnekler getirdik, hepsini de kırıp geçirdik.
وَلَقَدْ أَتَوْا۟ عَلَى ٱلْقَرْيَةِ ٱلَّتِىٓ أُمْطِرَتْ مَطَرَ ٱلسَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا۟ يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ نُشُورًا
Walaqad ataw AAala alqaryati allatee omtirat matara alssawi afalam yakoonoo yarawnaha bal kanoo la yarjoona nushooran
Andolsun ki onlar, uğramışlardır kötü bir yağmur yağdırılan o şehre, onu olsun görmüyorlar mı? Görüyorlar, fakat onlar, ölümden sonra dirileceklerini ummuyorlar.
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِى بَعَثَ ٱللَّهُ رَسُولًا
Waitha raawka in yattakhithoonaka illa huzuwan ahatha allathee baAAatha Allahu rasoolan
Seni, gördükleri zaman da Allah bunu mu peygamber olarak gönderdi diye alaya alıyorlar.
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ ءَالِهَتِنَا لَوْلَآ أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ ٱلْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا
In kada layudilluna AAan alihatina lawla an sabarna AAalayha wasawfa yaAAlamoona heena yarawna alAAathaba man adallu sabeelan
Kulluklarında sebat etmeseydik neredeyse bizi de mabutlarımızdan saptıracaktı derler ve yakında, azabı gördüler mi, bilecekler onlar, kimin yolu, daha yabanda.
أَرَءَيْتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Araayta mani ittakhatha ilahahu hawahu afaanta takoonu AAalayhi wakeelan
Gördün mü dileğini mabut yapanı? Sen mi koruyucu olacaksın ona?
أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَٱلْأَنْعَٰمِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
Am tahsabu anna aktharahum yasmaAAoona aw yaAAqiloona in hum illa kaalanAAami bal hum adallu sabeelan
Yoksa çokları dinlerler ve akıllarını başlarına alırlar mı sanıyorsun? Onlar, ancak hayvanlara benzerler, hatta yol yordam bakımından hayvandan da sapıktır onlar.
أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوْ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا ٱلشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا
Alam tara ila rabbika kayfa madda alththilla walaw shaa lajaAAalahu sakinan thumma jaAAalna alshshamsa AAalayhi daleelan
Rabbinin işini görmedin mi? Nasıl da gölgeyi uzattı, dileseydi onu sakin eder, uzatıp kısaltmazdı; elbette, sonra güneşi, delil ettik gölgeye.
ثُمَّ قَبَضْنَٰهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا
Thumma qabadnahu ilayna qabdan yaseeran
Sonra da onu yavaşyavaş, gizlice kendimize çekip aldık.
وَهُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيْلَ لِبَاسًا وَٱلنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورًا
Wahuwa allathee jaAAala lakumu allayla libasan waalnnawma subatan wajaAAala alnnahara nushooran
Ve öyle bir mabuttur o ki geceyi bir libas olarak yarattı size, uykuyu, bir dinlenme zamanı olarak ve gündüzü de, adeta yeni bir hayat olarak halketti.
وَهُوَ ٱلَّذِىٓ أَرْسَلَ ٱلرِّيَٰحَ بُشْرًۢا بَيْنَ يَدَىْ رَحْمَتِهِۦ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً طَهُورًا
Wahuwa allathee arsala alrriyaha bushran bayna yaday rahmatihi waanzalna mina alssamai maan tahooran
Ve öyle bir mabuttur o ki rahmetinden önce bir müjde olarak rüzgarları göndermiştir ve biz, gökten tertemiz bir su olan yağmuru yağdırmadayız.
Contact Us
Thanks for reaching out.
We'll get back to you soon.